Sizde benim gibi bir Temmuz sabahı uyanıp artık gidecek bir okulunuzun olmadığının farkına mı vardınız? Üniversiteyi bitirdiğiniz sene tüm Dünya'da ekonomik kriz mi çıktı? Artık bir yetişkin olduğunuzu kanıtlamak istiyorsunuz ama elinizde ekonomik özgürlüğünüz mü yok?

İşteeee bende aynı sorunlar yaşamaktayım ve bu sorunlara çözüm aramaktayım :)

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Sydney

Welcome Upside Down World

Sydney is a great place but you  should decide before coming here. Because wheather is awful at winter.  Rain lasts all week, which is raining like cats and dogs. If you want to come  to Sydney in summer time. Ozzy people like BBQ parties and doing sports, you can see muscle men in streets. I think, Sydney is  very expensive city unless if you are not working. Rents start at $150 per a week. Transportation is also expensive, but if you buy multitravel card, which can be used on train, ferries and buses, the price of it is $160 per month. By the way you can enjoy and relax with views of Harbour Brigde & Opera House or you can have coffee sitting at the Darling Harbour. At night, especially on fridays, you can see festivals and firework shows. If you want to go to the cinema, you can choose Imax which has the largest screen in the world and the price of the ticket are $27 for adult and  $23 for student.

At the end, Sydney is a city worth seeing!!!

25 Mayıs 2010 Salı

Sydney'de 1 ay bıterken

Zaman burada daha cabuk gecıyormus onu hıssettım sımdıden 1 ay olmus bıleee ınanılacak gıbı degıl...Okul acıldı ve 1 hafta gecmeden saglık kartımı aldım ama gıttıgım doktorlar benden 25 dolar ıstıyor. Devlet hastanesı bulmalıyım acılen :) onun dısında son ıkı hafftadır sınemaya gıdıorum cok degısık bır duygu cunku fılm arası yok ayrıca sınema bıletlerı cok pahalı herseyde oldugu gıbı :D Alt yazı arar oluyor ınsanın gozu daha anlama kapasıtem %60 larda gıderek yukselmesını umuyorum :D Elm Sokagını mavhettıklerı ıcın fılmın yonetmenını kınıyorummmm onun dısında Iron Man 2 guzeldı ama bu Sydney'de kesınlıkle fılme yas sınırı konulmalı Fredy'e 7 yas altı cocuklar ızlıyordu bugunde Iron Man'ı daha emzıklı yasını almamıs bebek ızlıyordu... Turkıye'de bıle buna ızın vermezlerdı... Ayrıca Istanbul'un yemeklerını ozledım en cok cunku cok fazla yemek kulturum gelıskın degıl... Onun dısında oturup bır tavla oynamak ıcın bır kafe olmamasınıda sıddetle kınıyorummm onun dısında burada olmak cok guzel bır duygu...Bu hafta ıcınde Da Vıncı muzesı gelmıs ona gıtmeyı planlıyorum bakalım ne zaman?
Pazartesı gunu artık kızlarla sınema gunumuz olcak cunku ogrencılere ındırımın yapıldıgı tek gun o :D

16 Mayıs 2010 Pazar

Okula saatler kala

Aslında Sydneye alıştım denebilir. Yeni evdende mutlu ve huzurluyum... Yarın buyuk gun... Okul acılıyor ve ben yenı yenıden okullu olacagım. Bir daha okullu olacağı aslında hiç düşünmüyordum. Kısmet demekki ;) hemde Sydney'de öğrenci olmakta varmış..Yarın placement sınavına gireceğim bakalım beni neler bekliyor :)

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Yeni ev yeni hayat

Yolda bir sürü ilan göreceksiniz ben birini arayıp sans eseri bir ev buldum gayet guzel. Havuzu gym olan resıdant tarzı bır ev. Ev kalabalık olsada odada 2 kısıyız ve kendımıze aıt bır banyomuz var. Oda arkadasım Slovak bir kız. Diğerleri Cinli :) Zaten Sydney ufak bir Çin.. Kendi adlarıyla anılan bir mahallesi bile var ve şehrin tam göbeğinde... 1 hafta içinde bu ikinci evim bakalım burada ne maceralar beklıyor beni. Pazartesi okulum açılıyor asıl olaylar ozmn başlıyor. Bu evin en güzel yanı 33 cu katta şehrin tam göbeğinde okyanusa karşı gün batımını izlemek. Tabiki hiç Türkçe konuşamamak biraz kötü ama onada alışmak için buradayım :)

6 Mayıs 2010 Perşembe

Sydney'li günler

Sydney'e geleli neredeyse 4 gün oldu ve hareket hiç durmadan devam ediyor...

Uçaktan indiğimde Ceyhun'la Mertim beni karşıladılar. Arabayla evin yolunu tuttuk. Midem aşırı bulanıyordu. Eve vardığımızda bizi Melodi karşıladı evi gezdim ve hemen yatağa yattım... Eşyalarıma hiç dokunmadan...

3 Mayıs 2010...

Sabah erken uyanıp bankaya gidip hesap açtırdım. Commonwealth'ten. China Town'a indim elimdeki doları bozdurdum. Burada öğrendimki bankalarda para bozdurulmuyormuş komisyon alıyorlar. En iyi yer China Town. Sonra 3 operatör gezip vodafon'da karar kılarak hem mobil modem hemde telefon hattı aldım bunların hepsi için pasaportunuzun yanında olması gerekiyor. Sydney çok pahalı bir şehir ve hazıra dağ dayanmıyor :)


4 Mayıs 2010...


Ikeaya gittim oda Türkiye'deki gibi saat 10'da açılıyor. Taksi çağırmak için phone boxlar var. Taksiler burada dakka başı hesabıyla çalışıyorlar. km olarak değil. İçki marketlerde satılmıyor. Ayrı yerleri var Beer Wine Spirits. Yüzlerce şarap türü ve yüzlerce meze türü var. Thai mutfağı burada çok tutuluyor aynı zamanda bir çok kebapçı amcada burada mevcut.

5 Mayıs 2010

Sydney'de ilk defaa çok soğuk bir gün geçirdim evden akşama kadar çıkmadım. Hava yağışlı rüzgar ve çok soğuktu. Akşam iş çıkışı Ceyhun gelip beni okuyacağım okula götürdü. İçeri girer girmez ilk duyduğum cümle Türkçeydi. Sınıflarda Only Enlish Zone yazıyor :)
Okulda şöyle bir gezindikten sonra Harbor Bridge altına gittik ben fotoğraf çektim. Dönüşte şehrin içinde İtalyan mahallesine gidip kahve içtik. Buradaki kahveler daha lezzetli. 


6 Mayıs 2010


Sabah 10'da evden çıkıp bankaya gidip internet şifremi aldım. Hava güneşli olmasına rağmen soğuktu ama öğlenden sonra sıcaktan bunaldım. Şehre indim  30 dakka sürüyor benim evimden sehir merkezi otobüsle. China Town'dan başlayarak önce Sydney Tower'a yürüdüm. 50 dolarlık bir kampanyaya denk geldim içinde akvaryum, vahşi park ve kule var. Kule'den çıkıp Darling Harbor'a yürüdüm. Akvaryum'a girdim arkasındanda Vahşi parka. Hepsinin girişinde fotoğrafınızı çekiyorlar 25 dolara çıkışta satıyorlar. Ben almamayı tercih ettim. Bu arada Avustralyalılar çok kibar insanlar, yardımsever ve özür dilemesini çok seven tipler :)


Yolların tersliğine alışmaya başladım. Birde prizlere alışabilsem... Ben Vahşi Park'tan çıktığımda Ebru yanıma geldi beraber Opera House gittik fotoğraf çektirdik, eğlendik, yemek yedik, birazcık alışveriş yaptık Ebru bana indirim mağazalarını öğretti :) sonra otobüse kadar eşlik edip ayrıldık. Eve geldim fotoğrafları face yükledim. Blogumu yazdım ve artık yatıyorum bugün çok yoruldum ama Sydney'i görmek herşeye değer :) Sevgiyle kalın

4 Mayıs 2010 Salı

Sydney'e Gidiş

19.30'daki uçağım için evden 16.00'da çıktık. Veda etmeye Sevil, Gökhan, Pınar, Fatih, Eda, Esma, Ozhan ve Çiğdem geldi son gün. Araba'da ben, annem, abim ve Esma vardık, 1 Mayıs nedeniyle yollar pek bir boştu. 17.00 gibi havaalanındaydık. İçeri girdik Emirates aramaya koyulduk A kısımındaymış oda en sağda oluyor. Valizlerimi verdim 33.5 Kg normal valizim, 15 kg el valizim vardı. 18.30'da öğrendim ki 1 saat önceden gatelerde olunması gerekiyormuş apar topar girdim içeri düzgün bir veda bile edemedim bizimkilere...

Bir yığın güvenlik aşamasından geçtim. Laptopları yanınıza alın problem çıkabılıyor. Birde benim kredi kartım olmadığı için ben o fırsatı kaçırdım ama sizin varsa Pasaport kontrolünden sonra kredi kartınızla bedava yemek yiyip içebiliyormuşsunuz.

Uçağa bindim nitekim... Türk bayrağını son kez görecek olmak beni bıraz burktu ... Hiç Türkçe bir şey duymayacak olmamda...

Emirates'in yemekleri güzel değişik aparatifler veriyor. Dubai'ye gidene kadar sadece kulaklık ve battaniye veriyor. Ist-Dubai arası 4 saat sürüyor ama havaalanı o kadar büyükki uçak durana kadar giriş kapısından çok uzaklaşıyorsun. Ve seni otobüslerle terminalin içine götürüyor 10 dakika filan sürüyor. Hava gece 1'de dahi çok sıcak. Kontrolden geçip merdiven inip asansörle yukarı çıkıyorsun... Ne alıcaksanız Dubia'den alın orası hem dolarla çalışıyor hemde çookkk daha ucuz.... Atatürk'te euro ve çok pahalı...


Anonslar Arapça..İngilizce anons beklemeyin boşuna, ben o hataya düştüm ama allahtan alıcak birseyim olmadığı için doğrudan infoya gittim. Aram 1 saat 35 dakika olarak gözüksede uçağa giriş kapısına gittiğimde Gates closed yazısıyla karşılastım...


Öyle hızlı hareket etmeye çalışmışmışım ki el valizim anahtarı kırılmış... Bu arada diğer valizim direk sidneye gidiyor, aktarmada valizi almıyorsunuz. Allahtan birde onunla uğraşmadım.


Sydney uçağına bindim... Ben şahsen uçakları çok daha büyük bekliyordum ama normaldi. koridordan tek kişilikti. Tuvaletleri güzel, temiz ve genişti. Yemekleri daha kötüydü aç kaldım... Ama daha çok alternatif var müzik ve film açısından 14 saatlik yol için belkide... Uçakta bir set veriyorlar; içerisinde uyku gözlüğü, diş fırçası ve macunu ve çorap. 


20 saate yakın uçtum... Indiğimde hiç uyumadığımı fark ettim. 34 bin feet'i gördüm. Güneş doğarken simsiyahlıkların ortasında gökkuşağı gibi renklerin dans edişi muhteşemdi.
Uçaktan inerken bir form veriyorlar eğer eksik ve yanlış doldurursanız cezasını ödersiniz. Taze meyve, süt ürünleri, tahtayla ilgili aletler ve heykeller yasak. Benim elimdeki peynirlere el koydular. Türkiye yasaklı ülkeler arasında hala. Hastalık taşıma ihtimali olduğu için. 
Pazar günü akşam 10'da Freeshoplar kapalı havalanının dışındaki exchange açık sadece.


Böylelikle Sydney'e yorucu ve atraksiyonlu bir giriş yaptım... Bakalım başka neler bekliyor beni...